Genç yaşta geçirdiği kaza, hayatının tamamını değiştirdi. 25 yaşındaki Serkan Yıldız, sıradan bir gün parkta arkadaşlarıyla dolaşırken aniden yaşanan talihsiz bir olayla karşılaştı. Koşarken dengesini kaybedip düştü ve bacağını sakatladı. Bu beklenmedik kazanın ardından gizli kalan bir hikaye, şimdi herkesin dikkatini çekiyor. Şu anda İstanbul'un bir parkında, çadırda yaşamaya mecbur kalan genç adam, hem duygusal hem de maddi açıdan zorlu bir sürecin içine girdi.
Serkan, hayatının en güzel döneminde, işinde başarılı bir kariyer inşa ediyordu. Sporla ilgilenen, sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemiş olan Yıldız’ın hayalleri, geçirdiği kaza ile bir anda suya düştü. Kazadan sonra bacağında meydana gelen sakatlık nedeniyle uzun süre tedavi gördü. Ancak, yaşadığı fiziksel sorunların yanı sıra, ruhsal olarak da büyük bir çöküntü içine girdi. İşine geri dönemeyen Serkan, maddi sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalarak evini kaybetti.
Başlangıçta ailesinin desteği ile günlük yaşamına devam etmeye çalışan genç, zamanla bu desteğin yetersiz olduğu gerçeğiyle yüzleşti. Maddi olarak zor bir döneme girdi; tedavi masrafları, kira ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılayamaz oldu. İş bulamaması sebebiyle, bir süre sonra ailesiyle de yolları ayrıldı. Kendini sokaklarda bulduktan sonra, yaşam alanı olarak İstanbul'daki parklardan birini seçti ve bir çadır kurarak yaşamaya başladı. Hayatın acımasız yüzüyle başa çıkmak zorunda kalan Serkan, günlük rutinini belirlemek zorunda kaldı. Parkta çadırda yaşamaya başlamasının ardından, bu yaşam koşullarının kendisine neler kattığını ve neler götürdüğünü düşünmeye başladı.
Serkan’ın hikayesi sosyal medyada sıkça paylaşılmaya başlandığında, birçok kişinin dikkatini çekti. Ancak, bunun yanında toplumun duyarsızlığı da gözler önüne serildi. Birçok kişi onun üzerinden geçecek şekilde yorum yaparken, bir yandan da bu tür olayların daha fazla büyük kayıplara yol açmaması gerektiği açıkça görülüyordu. Yıldız, sosyal medyada kendisini destekleyen bir kitle buldu, ancak yine de bu desteği maddi olarak çeviremedi. Yardımların çoğu geçici oldu ve yaşam koşullarını düzene koymakta yetersiz kaldı.
Bu süreçte, birçok insan ona yardım etme isteğiyle yanına yaklaşsa da bazıları ise bu durumu eğlenceli veya ilginç buldu. Genç adam, yaşadığı zorlukları paylaşırken karşılaştığı tepkilerin değişkenliğini sorguladı; "İnsanlar, zor bir durumda olan biriyle empati kurmakta neden bu kadar zorlanıyor?" diye sordu. Ungrouped bir çantası ve birkaç kıyafeti dışında hiç malzeme olmadan, çadırda yaşamayı deneyimleyerek hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Serkan, geçirdiği kazanın ardından hayatının nasıl değiştiğini en iyi anlayan isimlerden biri haline geldi. Yaşadığı zorlukların ve insan ilişkilerinin aile yapısında nasıl bir değişiklik yarattığını sürekli düşünmekte. Kendisi için önemli olan bir noktaya dikkat çekmekte; "Eğer ben düşersem, ne olursa olsun önce kendime yardım etmem, sonra başkalarına.” Duygusal anlamda destek arayışında olan genç, umudunu yitirmemeye çalışıyor.
Serkan’ın hikayesi, sadece bir gencin yaşadığı trajedi değil, aynı zamanda toplumun acımasız yüzünü de gözler önüne seriyor. Bu durumda, herkesin bir gün böyle bir durumu deneyimleyebileceği gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalması, toplumsal duyarsızlığın ne denli tehlikeli olduğunu ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, genç adamın yaşadığı kaza, sadece onun hayatını değil, etrafındaki birçok insanı da etkiledi. Başkalarına yardımcı olmak adına kurduğu dayanışmalar, yardımlar ve sosyal medya paylaşımları, Serkan'ın yaşadığı zorluğun sadece kişisel değil, toplumsal bir sorunu da beraberinde getirdiğini ortaya koyuyor. Uygun destek mekanizmalarının oluşturulması, benzer kazaların sonucunda insanların daha kolay yıkım yaşamasını engelleyebilir.