Bayramlar, sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz, mutluluğu ve sevgiyi paylaştığımız özel günlerdir. Ancak bazen, bu özel anlar korkunç olaylarla sona erebiliyor. Son günlerde Türkiye’nin gündeminde yer alan Dilan'nın trajik ölümü, bayram coşkusunun nasıl acıya dönüşebileceğini gözler önüne serdi. Bayramın ilk gününde yaşanan bu trajik olay, birçok insanı derinden etkiledi ve ülke genelinde kadına yönelik şiddet konusunu bir kez daha gündeme getirdi.
Dilan, 29 yaşında genç bir kadındı ve bayram sabahı, ailesiyle bir araya gelmek üzere evinden çıkmıştı. Bir bayram sabahı, herkesin sevdikleriyle birlikte olduğu o mutlu gün, Dilan için son bir gün oldu. Henüz sabahın erken saatlerinde Dilan'ın eşi tarafından gerçekleştirilen bir cinayet, bayram gününü trajediye dönüştürdü. Olayın detaylarına göre, çift arasında gerçekleşen sözlü tartışmanın ardından, Dilan'a saldırıldığı ve katledildiği ortaya çıktı. Herkesin bayram coşkusunu paylaştığı bir günde, Dilan’ın yaşadığı bu korkunç olay, kadına yönelik şiddetin ne denli korkunç boyutlara ulaşabileceğinin bir örneği oldu.
Dilan’ın ölümü, toplumsal bir yara açarak, kadın hakları savunucularından ve insan hakları örgütlerinden büyük tepkiler aldı. Sosyal medya platformlarında #DilanİçinAdalet etiketiyle başlatılan kampanyalar, birçok kişi tarafından desteklenirken, toplumda kadına yönelik şiddetin sona ermesi için yapılması gerekenler konuşuldu. Kadın cinayetlerinin artış gösterdiği bu dönemlerde, toplumun her kesiminin duyarlılığı ve harekete geçmesi gerektiği vurgulandı. Dilan’ın hikayesi, yalnızca onun hayatını değil, birçok kadının hayatını tehlikeye atan bir sorunun daha görünür hale gelmesine yol açtı.
Ülkemizde kadına yönelik şiddetle ilgili yasaların ne denli etkili olduğu, bu tür trajik olayların önüne geçip geçemediği sorgulanırken, toplumda bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenecek etkinlikler ve eğitimlerin önemi bir kez daha öne çıkmıştır. Herkesin hayatında bir kez de olsa karşılaştığı, ama çoğu zaman görmezden gelinen bu sorun, maalesef ki Dilan’ın ölümünden sonra daha fazla gündeme gelmiştir.
Bu bayramın, acıyla dolu bir anı olarak hafızalara kazınmasının yanı sıra, kadına yönelik şiddete karşı daha fazla önlem alınmasının gerekliliğini vurguladığı unutulmamalı. Dilan’ın ruhu, onu sevenler için karanlık bir gün yaşattı; ancak bu olay, belki de kadının toplumdaki yerini sorgulamak ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında daha fazla düşünmenin başlangıcı olmalıdır. Toplum olarak hepimizin, bu tür olayların önüne geçilmesi için birlikte hareket etme sorumluluğu vardır.
Dilan için adalet arayışının ne denli önemli olduğu ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına herkesin elini taşın altına koyması gerektiği gerçeği, maalesef ki acı bir gerçek olarak kalacaktır. Ümit ediyoruz ki, Dilan’ın yaşadığı acı son, başkalarının da aynı kaderi paylaşmaması için bir uyanışa sebep olur ve gerçek değişimler yaşanır. Bayramların sevgi ve huzur içinde geçirileceği bir dünya umuduyla, Dilan’ı saygıyla anıyoruz.