Son günlerde, İsrail'in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği yoğun saldırılar, uluslararası arenada derin yankılar uyandırmaya devam ediyor. Gözler, hem bu çatışmaların istikrarsızlaştırıcı etkilerine hem de bu duruma karşı verilen tepkilere yoğunlaşmış durumda. Bir yanda İsrail'in kendini savunma hakkına vurgu yapan ABD, diğer yanda ise dünyanın dört bir yanından yükselen barış çağrıları... Bu makalede, İsrail'in Gazze'ye yönelik gerçekleştirdiği saldırıların arka planını, dünya genelindeki tepkileri ve ABD’nin tutumunu ele alacağız.
İsrail'in Gazze şehrine yönelik başlattığı hava saldırıları, bir dizi gerekçe ile birlikte başlamıştı. Bu bağlamda, İsrail hükümeti, saldırıların arka planında, bölgedeki güvenlik tehditlerini potansiyel savunma hamleleri ile bertaraf etme isteğinin yattığını savunuyor. Ancak, bu saldırılar sonucunda sivil kayıpların artması, uluslararası toplumda büyük bir infial yaratmış durumda. Birleşmiş Milletler, insani krizin büyümesine yol açan bu saldırıların derhal durdurulması çağrısında bulundu. Gazze'deki hastanelerin, su ve elektrik gibi temel hizmetlerin kesintiye uğraması, bölgedeki sivillerin yaşam koşullarını daha da zorlaştırdı.
Öte yandan, İsrail’in yerel ve uluslararası tehditlere karşı verdiği tepki, geçmişte olduğu gibi tekrar tartışma konusu olmuş durumda. Her ne kadar hükümet, bu saldırıların gerekliliğini savunsa da, uluslararası insan hakları örgütleri, sivillere yönelik saldırıları kınayarak bu tarz askeri operasyonların son bulması gerektiğini vurguluyor. İnsan hakları ihlalleri ve sivil kayıplarına dair söz konusu endişeler, dünyanın farklı köşelerinde protestolara neden oldu.
Dünyayı saran tartışmaların ortasında, ABD'nin İsrail'e olan desteği ise dikkat çekici bir şekilde artmış durumda. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamalarda, İsrail’in kendini savunma hakkı vurgulanıyor ve bu bağlamda, ülkeye maddi ve askeri yardım yapılmasının önemine atıfta bulunuluyor. Özellikle Biden yönetiminin, İsrail'e yönelik askeri yardımlarını sürdürme kararlılığı, pek çok insan hakları savunucusu tarafından eleştirilmekte. Bunun yanı sıra, Beyaz Saray, barış görüşmelerine dair umutları korumak adına bazı diplomatik hamleler de yapmayı sürdürüyor.
Uluslararası ilişkilerdeki bu dengenin, Gazze’deki insani kriz üzerindeki etkileri ise tartışmalı. Bazı analistler, ABD'nin bu tür desteklerinin, bölgedeki tansiyonu daha da arttırabileceği uyarısında bulunuyor. Diğer yandan, desteklerinin devam etmesi, İsrail hükümetinin daha fazla askeri eylem gerçekleştirmesine zemin hazırlayabilir. Bu durum, sivil kayıpların artmasına ve uluslararası toplumdan daha fazla tepki gelmesine yol açabilir.
Özetle, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, hem insani boyutuyla hem de uluslararası politikalarla yakından bağlantılı olarak gelişiyor. ABD’den gelen destek mesajları ise, uluslararası ilişkilerdeki karmaşıklıkları gözler önüne seriyor. Dünya genelinde artan barış çağrıları, bu çatışmanın bir an önce sona ermesi gerektiği yönünde güçlü bir konsensüs oluştursa da, başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin tutumları, ne yazık ki bu çözüm arayışlarını zorlaştırıyor. Gelecek günlerde bu durumun nasıl evrileceğini ise, tüm dünya merakla bekliyor.